Gazete Yazıları

SEVGİ

Sevginin sürekli, koşullu veya koşulsuz verildiği üzerine konuşuluyor. Peki, sevginin teoride“nasıl” verileceği konusunda bir fikri ya da uygulaması olan var mı? “Bir şeyi çok istemeyin” dendiğini sıklıkla duyarsınız. Bazen de “ne istiyorsan ona yoğunlaş” dendiğini de. Bu iki ifade birbiriyle çelişiyor değil mi? Aslında hiç de öyle değil. Bu durum, aynı kolej sınavlarında göz yanıltmacılı genel yetenek sorularına benzer. Burada da fark edilmesi gerekense, sevgiyle sarıp sarmalıyor musunuz, tutkuyla bağlanıyor musunuz ya da niyet edip kendi haline bırakıp, duruma dâhil olmadan gözlemliye biliyormusunuz?
Doğru duydunuz, dâhil olmadan(!) Çünkü dâhil olduğumuzda, duygularımıza hâkim olamayabiliriz ve genelde de olamayız. Ama seyirci olursak, işlere duygumuzu katmadan, her şeyi tıkırında hallederiz.

Tüm bunların “sevgi” ile ne alakası mı var? Hem de öyle var ki! “Ayının yavrusunu severken öldürmesi” misali gibi. Bir şeyi taparcasına çok sevmek yerine, dengede olmayı öğrenmek en iyisi. Bu “sevgi” dahi olsa! Sevgi şımarıklığı, sevgi açlığı, sevgisizlik, tüm bunlar insanların nasıl sevgi göstereceğini etkiler.
Sevgi gösteriniz, öz’den mi geliyor yani kendiliğinden mi oluyor, yoksa siz tutkuyla mı bağlanıyorsunuz. Nedir tutku ? TDK’ya göre: “(isim) İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras, aşırı düşkünlük” tür.

Sevgi özden geldiğinde hırstan, kıskançlıktan, beklentiden, düşkünlükten yani tutku’dan arınmıştır. Korku barındırmaz. Karşılık beklemez. Tüm bunlar sevginin koşulsuzca nasıl verilebileceğinin ufak ipuçlarıdır. Sevgi bu saydıklarımızla kişiye hem evrim yaptırır, hem de barındırdıklarından dolayı evrensel bir dili vardır. Hatta zaman zaman delirtebilir bile. “Sevgi koşulsuzca nefs’ten değil öz’den çıkarsa, yani koşullu düşünceden değil, kalpten kendiliğinden çıkarsa; kişi bunu sözle ifade etmeye bile gerek duymadan anlatır.” denmekte, Bülent Vedia Çorak’ın, IŞIK kitabında. O halde duruma baktığınızda, kişinin diline genel olarak pelesenk olan ifadeler, bizim ihtiyacımız olan gereksinimlerimizdir, diyebilirmiyiz?
Her ne kadar ihtiyaç dâhilinde “sevgi” dile de gelse, bu durumda bile faydasız, gereksiz veya yapmacıktır da diyemeyiz. “Hiç içten gelmiyor söylediğin, inandırıcı değil” desek bile, sevginin ifade edilmesi bir yerlere ulaşacaktır. Nasıl mı? Çünkü her şey gibi sevginin de (bilmesekte) bir titreşimi var.

Related Posts