“Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.” M.K.Atatürk
(TDK) ya göre; “Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim 2. fel. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.” olarak tanımlanmakta. Genel olarak; dış dünya ile ilgili hemen hemen herkes tarafından sıradan olarak bilinen, tartışmasız ve sorgusuz sualsiz kabul edilen, uygulaması kolay tüm bilgiler bütünü. Zaman zaman bilimsel araş¬tırmaların ulaştığı sonuçlarla çatışabi¬len, genel inançlar sistemi. Bilgi kaynağı ise; bütün insanların temelde aynı biyolojik yapıya ve benzer toplumsal koşullara sahip olmaları. Bu durumu, Robert Ornstein, “Sağduyu” kitabında; “Beynin iki yarıküresinin birbirinden kesin bir çizgiyle ayrıldığına” inananların aksine “iki yarıkürenin birbirini tamamlayan işlevlere sahip olduğunu” şeklinde ortaya koymakta. Sağ beyin binanın iskeletini yaparken, sol beyin de tuğlaları yerleştiriyor. Başka deyişle iki beyin birlikte çalışarak, herhangi bir durum için gerekli olan “sağduyuyu” sağlıyor. “Sol beyin günlük yaşam detaylarıyla ilgilenirken, sağ beyin tablonun tamamını bir bütün olarak ortaya koyar ve yaşamı anlamlandırmamızı sağlar.” demektedir. Belirli bir alanda, özelleşme ve uzmanlık öncesinde; gündelik yaşamla ilişki içinde gelişen ve ilgili her birey tarafından paylaşılan tutarlı inançlar ve yargılar sistemi. Mesela ister dahi ister en sıradan insan olsun herkes yağmurun ıslattığını, ateşin yaktığını bilir. Maviyi “mavi”, sıcağı “sıcak” olarak adlandırırız. Yiyeceğin açlığı giderdiği, ilkbahardan sonra yazın geleceğini biliriz. Bu tür bir bilgi, herhangi bir bilinçli araştırma yöntemi sonucunda elde edilmez, farkında olmaksızın kazanılır. Yapısı itibariyle de sistemsizdir. Bu durum sadece yaşamda, duyularımızı kullanmaya ve en ilkel türden deneyimlediğimiz davranışlar sonucu ortaya çıkmıştır. Bilinçli yöntemler kullanarak gündelik bilgiyi veya sağduyu bilgisini aşan iki bilgi örneği vardır ki, bunlar; bilimsel bilgi ve felsefi bilgidir.
“Sağduyu”su olan bir Millet olarak; bu yıl Cumhuriyetin 88. yılını buruk bir sevinçle kutluyoruz. Kutlamaları coşkuyla beklerken; öldürülen polisler, şehit düşen askerler ve arkasından depremle, tüm TÜRKİYE hüzne boğulduk. Türk Milleti için, felaketin arka arkaya olmasının bilimsel bir gerçekliği yok. Fakat kendiliğinden, günlük olaylarla, kendini tüm soğukkanlılığı içinde, varlığını SAĞDUYUSU ile deneyimleyen bir TÜRK milleti vardır ki; Cumhuriyet kutlama törenleri, resepsiyonları iptal edilse de ilelebet payidar kalacaktır.
Ne mutlu TÜRK’üm diyene !