[et_pb_section bb_built=”1″ _builder_version=”3.0.47″ custom_padding=”54px|0px|0|0px|false|false”][et_pb_row _builder_version=”3.17.6″ background_size=”initial” background_position=”top_left” background_repeat=”repeat” custom_margin=”||||false” custom_padding=”||||false” module_alignment=”center”][et_pb_column type=”4_4″][et_pb_image align=”center” _builder_version=”3.19.14″ custom_margin=”-75px||” /][et_pb_text _builder_version=”3.19.14″ header_font=”Blogger Regular|||on|||||” header_text_color=”#ffb356″]
Birçok insanın sorunu olan parayı konuştuk. Para ile ilgili yaşanan sorunlarla nasıl başa çıkarız diye sizin için sordum. İşte bakın neler söyledi.
Para nedir?
Genel de bu soru “para sizin için neyi ifade eder?” sorusunun cevabı ile karıştırılmakta.
Para nedir? sorusunun ise daha basit bir cevabı var. “Değişim aracı.” Türk Dil Kurumu web sayfası veya sözlüğüne de bakarsanız, tanımın bu olduğunu görebilir siniz. Fakat kişinin hayat yolculuğunda genel olarak para; değişim aracı olmaktan çıkıp, kişinin kendisini nasıl ifade ettiği duruma dönüşüyor. Kısaca, güç, sevgi, kontrol, korkutma aracı, güven vb.
Paraya bakış açısı nedir insanın?
Aslına bakarsanız, bakış açısına bir önceki sorunuzun cevabında biraz giriş yaptık. İnsanın doğası gereği, temel durumu; hayatta kalmaktır. Hayatta kalabilmesi için ise; ilk olarak korunması (yani güvende olduğunu bildiği, hissettiği ve düşündüğü bir yere) ve ikinci olarak beslenmeye (gene güvenle, korkmadan, karşılık beklemeden ve savaşmadan yeme ihtiyacını karşılaması) gelmektedir. Tabi bu durumda 3. olarak korunma başlığından devam ettiğimizde de bedeni koruyacak kıyafetlere ihtiyacı var. Yani giysi. Kıyafet kişiyi dış etmenlerden koruyan, kendini ifade etmesini sağlayan bir çeşit iletişim biçimi. Bu yüzden paraya 3 temel noktadan yani; korunmak, beslenmek ve giyinmek olarak ve her zaman bu kombinasyonun farklı sıralamaları ile hayata geçişlerine yani farklı açılarla bakabiliriz. (kombinasyon burada matematiksel olan (3!) üçün kombinasyonudur)
Nasıl bir ev de oturuyor(m)? Ne çeşit ve nerede yemekler yiyor(m)? ve Nasıl giyiniyor(m)? Bakış açısı için ipucu sorularıdır. Fakat bir gerçek var ki, bunu da atlamadan geçemeyeceğim. Tüm bu gördüklerim, karşımdaki kişiyi değerlendirmek için ne kadar gerçekçi? Ya da benim karşımdaki kişiyi değerlendirmem için nasıl bir bakış açım var ve aslında nasıl olmalı? sorularının yanıtı, kişinin paraya nasıl bir bakış açısına sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum kişinin karşısındakine davranışına, kendini ifade ettiği sözcük dizimine ve pek çok alışkanlığına kadar kendini gösteriyor.
Çok paramız olması için ne yapmalıyız
Bir şeyler yapmak için gerçekten çok paraya ihtiyaç var mı ? Çünkü bazen çok küçük bir meblağ ile sahip olacağımız şeylere bile parayı bahane ettiğimizi, engel olarak koyduğumuzu görüyorum ve çalıştığım kişilerle de bunu deneyimliyorum. Belki doğru soru ” Çok para olması” yerine elimizdeki para ile kaliteli bir hayat nasıl yaşanır ? şeklinde olabilir mi? Öyle bir durumda olursunuz ki, bazen çok paranızın olması hiç bir şey ifade etmeye bilir. Çok paranız olur ama ilişkileriniz yoksa tek başına ne kadar ve ne için para harcayabilirsiniz. Tabi ki para harcayabilirsiniz. Önemli olan onu harcarken aldığınız haz ve mutluluk, dolayısıyla doygunluk ve tatmin durumu. Bu sebeple “elimdeki ile, en iyi ne yapabilirim?” daha genel kabul görür durumdur ve mevcudu korumak hatta arttırmaya yönelik ilk başlangıçtır da diyebiliriz. Söylemeden geçemeyeceğim bir durum gene; ilişkiler. Sizin hiç tahmin etmeyeceğiniz bir ilişki, pek çok parasız yapılacak durumlara vesile olabilir.
Para koçluğu nereden geldi aklınıza?
Koçluk eğitimi almaya başladığım zamanlar kendiliğinden ortaya çıktı. Eğitim süresi boyunca, beni kısıtlayan, hareket etmemi engelleyen şeyin para olduğu düşündüğümü fark ettim. Fakat aslında durum hiç de bu şekilde değildi. Ben bu şekilde düşünüyorsam, benim gibi düşünen, davranan pek çok insan olabilir diye düşünerek bu konuya yöneldim. Çünkü genel kabul görür para ile ilgili algılardan biri de; para özgürlüktür. Paran varsa özgürsün, yoksa tutsaksın mantığı her nedense hüküm sürmekte. Aslına bakarsanız her şartta nefes aldığınız, aklınızın başınızda olduğu ve dengede kalabildiğimiz sürece her an özgürüz. Prangalara takılmamız da, onlardan kurtulmamızda ilk önce bizimle ilgili. Bu durum ilk düşünce ile başlıyor. Sonra sürekli sahip olduğunuz düşünce de olmak, davranışlara yansıyor. Bir bakmışsınız sözcükleriniz de bu durumu destekler şekilde ağzınızdan çıkmaya başlamış. Ve sahte gerçeklikle yol almayı kanıksıyor, alışkanlık haline getiriyoruz. Farkında olmadan sanrılar yaratıyoruz.
Para mı Aşk mı?
Aslına bakarsanız para ilişkidir. Para ile olan ilişkimizde; kişinin- kendisiyle, kendisinin parayla, kendisinin – para ve diğer ilişkiler ile ilgili çoklu bilinmeyenlere doğru giden, bir ilişki karmaşıklığımızı, en sade ve saf haline dönüştürürüz. Yani AŞK’a. Kendini bilen sevgiyi bilir. Para, Sevgidir diyorum. Hatta bu isimde yazılmış kitap bile var. İnsan ilişkilerine bir bakın, sevginizi ifade etmek için hediyeler alır, yemekler ısmarlar ve kendimiz ve karşımızdaki için mutlu olmak adına, para harcarız. Aslına bakarsanız, para da insanoğlunun icatları arasında yer alır. Aynı ütü, çamaşır makinesi, araba, bilgisayara vb. pek çok icat gibi. Fakat her nedense bu tür ev gereçlerinin neredeyse hepsi için”- iyi ki icat edilmiş!” denilmesine rağmen, para için bu tür konuşanlara pek rastladınız mı? Hâlbuki bize söylenen ve öğretilen insanoğlunun aşk ve sevgi ile dünyaya geldi. Aşk ve sevgi için yasak elmayı yedi. Aşk ve sabır ile her ne varsa icat etti. Parayı da aşk-sabır ve akıl ile bulduysa, içinde aşk olan bir şey nasıl aşksız nasıl olabilir ki? O yüzden ilk önce aşk çünkü saf olan duygu, enerji her ne diyorsak. Saf bir durum var ortada. O da sizi her şart ve koşulda paraya götürür. O yüzden çoğu başarılı olan insan sevgiyle işini yapmıştır, karşılık beklemeden arkadaşlık kurmuştur ve arkasından parayı bulmuştur.
Napolyon para para para derken siz göre ne demek istemiş?
Napolyon gibi birinin bunu hangi duygular içinde söylediğini bilemiyorum. Ama nasıl söylediyse tarihe geçtiğini hepimiz biliyoruz :))
Bana göre para ile ilgili tüm durumlar öğrenilmiş bilgidir. Bilgilerin kişide “bilgi kaydı” olabilmesi için 2 duruma ihtiyaç var. Birincisi bilginin kalıcı olabilmesi için duygu taşıması gerekir (ki bu duruma örnek olarak ilkokulda yaşadığınız bir anıyı bugün hala gerçekmiş gibi hissedip, hatırlayıp ve anlatabiliriz). İkincisi de farklı zaman aralıkları ile tekrar eden bilgi kaydı durumu; sanki artık doğal bir gerçekmişçesine kişide alışkanlık olarak yerleşebilir. O yüzden Napolyon ile ilgili bir şey söyleyemeyeceğim ama anlayabilmek için, Fransa tarihini ve Napolyon’un hayatını okumam gerekebilir.
Herkes paranın peşinde ama insanlar en kötü sözleri para için söylerler genelde para ile kavga ederler Bu nasıl Çelişkidir?
Bu durum ilk olarak, insanların kendileri ile olan ilişkilerini yansıtır. Kişinin kendisi için kolay dile getiremediği sözcükleri bir başkasına kolaylıkla öğüt verirken görürüz. Bir başkasının üzerinden olayları anlatırken buluruz. Aslında tüm bu olanlar, kişinin kendine itiraf edemediği saklı gerçeklikleridir. O yüzden de çelişkilidir. Şu anda “ol”mak istediğimiz kişi ile “ol”duğumuz durumda ki kişiyi kullandığımız cümleler ayırır. Dışarı karşı tezatlık, bireysel olarakta içsel karmaşa yaratır. Her şeyin sebebi o para gibi gözükür. Aslına bakarsanız insanın insan olma yolculuğunda paranın iyi bir nefs-i terbiye aracı olduğunu düşünmekteyim. Babasının Arabasını kaçıran ve sonrada kaza yapan bir gencin halini düşünün. Ya da sürekli kocasından gizli alışveriş yapan bir bayanı. Çocuğunun başarısı için sürekli ödül öne süren ebeveynleri bir düşünün. Bunların hepsi para ile kurulan ilişkiler vesilesi ile bizim karşımıza çıkan öğretilerdir bana kalırsa. Hayat bir oyun ve bu oyunda kuralları ne kadar çabuk öğrenirseniz, o kadar çabuk kendinize göre uyarlar ve olmak istediğiniz yöne doğru yol alırsınız. Parayı bir amaç olarak değil, sizi hedefinize götürecek bir yol arkadaşı gibi görebilir misiniz? Paranın size, “hayata dair” ve “sizinle ilgili” neyi öğretmeye çalışan bir öğretmen gibi bakabilirseniz o zaman daha fazla kazançlı çıkıyorsunuz. Dolayısıyla çelişkileriniz de zaman içinde değişmeye ve yok olmaya başlıyor. Onun için kullandığınız sözcüklerde değişiyor. Sonuç olarak her şey kendi enerjisinde devinerek şekil değiştirir ve dengede son moda laf ile “akışta olur”.
Gazete haberi için tıklayınız.
[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]