Geçen haftaki konumuz “öğrenilmiş çaresizlik”ti. Şimdide bu çaresizliğin sorumluluklarımıza nasıl etki ettiğine bakalım istedim. Sorumluluğun genel tanımı (TDK); Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet.
Fakat bizler nedense her olayda kendimizden çok başkalarını sorumlu tutma eğilimindeyiz. Sorumlulukları; genellikle dış kaynak odaklı yaratma kabiliyetinde olduğumuzdan her şeyin sebebini dışarıda arama niyetindeyiz. Örneğin; derslerinde başarısız olma eğilimindeki biri kendinden çok, dışarıdaki durum ve şartlara bahane bulabilir.
Mesela; “kafam bu derse basmıyor” ifadesi, sorumluluğu atmak için ilk adım olabilir. Çünkü başarısızlığımızın bizden başka bir sebebi ve dayanağı olmalı. Sonraki bahaneler; çalışmaya vaktim yok, öğretmen kötü ders anlatıyor, diğer sınıfın öğretmeni daha iyi, bugün ders dinleyecek günümde değilim vb. pek çok bahane sıralanabilir.
Tekrarlanan başarısızlıklar neticesinde “başarımız”: başkalarına yüklediğimiz sorumluluklarla, bizde hafiflemişlik hissi yaratabilir. Bu tamamen yanılsamadan başka bir şey değildir. İşte tüm bu senaryolar aslında “çocuk” diye nitelendirdiğimiz o saf akıl döneminde başlar. Bizde bir zamanlar çocuktuk! Şimdi o çocuklar, ne zaman kendi çocukluklarını unutarak şekil değiştirip, “çocuk!, akıl edemez!!” söylemlerini ifade eder duruma geldi. Çocuklar yapmak için gayretli ve istekli olduklarında, sorumlulukları ellerinden aldık. Çok küçük yaşlarda yerleşen olumsuz rolün, nasıl olsa değişmeyeceği inancını besleyen, yetişkinler olmayalım. Farkında olmadan kendi çaresizlik kalıplarımızı onlara da aktarmayalım. Çocuklarımızın bize neleri öğretebileceklerine ve üstesinden gelebileceğimiz durumları hatırlatmalarına izin verelim. İçselleştirdiğimiz ve kendimizi zaman zaman olaylar karşısında “kurban” olarak algıladığımızın farkına vararak, çocuklarımızın bizi götürdüğü yere gidelim. Onlar bizim taptaze ve henüz dokunulmamış yüreklerimiz. Unuttuğumuz “yüreklerimizi” dinleyelim. Kurban rolünden çıkıp, onlarla birlikte özgürlüğümüzü ilan edelim. Sonra göreceksiniz ki sorumluluk duyarak kurban rolü üstlendiğimiz tüm “öğrenilmiş çaresizlik” lerimiz şekil değiştirecek ve yılların yorgunluğunu üzerimizden atmakla kalmayacak, sırtımızdaki patates çuvalları “korkularımızı” da atmamıza yardımcı olacak. Kendimiz olma sorumluluğundan kaçmadan yeni sizle tanışmanızı şimdiden kutluyorum. Başkalarını daha az suçladığımız, daha az öfkelendiğimiz, gücünüzü elinize alarak mutlu olmak ve değişim için harcamaya niyet ettiğiniz bir hafta hatta ömür diliyorum.