Gazete Yazıları

KORKUYU NE OLUŞTURUR?

Geçen hafta; “… duygu bileşkelerinin hepsi tek bir duyguyu yani “KORKU”yu farklı şekilde yaşıyor olmamızdan başka bir şey değildir.” şeklinde yazımızı sonlandırmıştık. Bu hafta; “korku”yu anlamak ve hayatımıza “korkusuzca” yön vermek için onu ana başlıklar halinde ele alalım istedik. İlk olarak; “korkuyu ne oluşturur?” sorusunu kendimize sorduk. Bu arada siz de, “neyin sizde korkuyu oluşturabileceğini” kendinizde sorabilirsiniz (?!)

İlk olarak; Korkuyu oluşturan düşüncedir. Bu kısa ve net cümle sizde ilk etapta şaşkınlık yaratabilir! Fakat biraz daha bu kelime grubunun üzerinde üzerinde durduğunuzda; düşüncenin zaman içinde “korktuğumuz” duygusunu yarattığını fark edebiliriz ki, bu da gerçek bir olay değildir.

Gerçek, bizim iyi olduğumuzdur. Ama zihinde bir anı olarak ve duygu yüklü olarak kalan geçmiş deneyimimiz “dikkatli ol, yeniden hata yapma” düşüncesini doğurur. O zaman soruyu kendimize şöyle sormalıyız. Korkum, düşüncemin bir sonucumu? Eğer öyleyse, düşüncem hep daha önceden bende var olduğu için, korkum her zaman eskidir. Bu nedenle eski olan düşüncemin, hissiyatı da yeni olmayacaktır. Düşünce sınırlıdır, çünkü bilgiye dayanır. Bilgi her zaman biriktiricidir ve eklenen her şey sınırlıdır. Dolayısıyla bilgi ve düşünce sınırlıdır; çünkü düşünce, bilgi ve belleğe dayanır. Öyleyse düşünce ve zaman korkunun odak etkenleridir. Düşünce, zamandan ayrı değildir. Düşünce ve zaman; “korkunun nedeni” olduğu gerçek bir olgudur – bir fikir, bir soyutlama değildir. Böylece bizim korktuğumuz eskinin -geleceğe yansıtılan şeyin düşüncesinin- yinelenmesidir. Kişi fikre değil de olana, gerçeğe bakarsa, korkuyu yaratanın yalnızca: düşünce, gelecek ve yarın kavramı olduğunu görür. Kısacası düşünce, korkudan sorumludur.
Bir şeyle karşılaştığımız/yüzleştiğimiz anda korku yoktur. Yalnızca “düşünce” araya girdiğinde korku vardır. Korku sözcüğünün kendisi, korku olarak adlandırdığımız o tehlike duygusuyla temas etmemizi engeller. Olgunluk veya yetkinlik; kişinin doğal gelişimini gerektirir. Bu durum, bireyin; tam, doğal, çelişkisiz, uyumlu olması anlamındadır ve bunun yaşla hiçbir ilgisi yoktur. Öyleyse “KORKU” yoktur, her zaman bir şeyle ilişki halinde öğrenilen “korku” vardır. O halde; bu şekilde öğrendiğimiz korkularımız ne? Açıkçası kendi korkularımızı biliyor muyuz?

Related Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir