Dergi Yazıları

KARİYERİM İÇİN SİHİRLİ DEĞNEK BU MU YOKSA?

PELİN NARİN TEKİNSOY İLE SÖYLEŞİ
http://www.buemba.org/site/YazıKöşesi/HayattanPaylaşımlar/tabid/94/language/tr-TR/Default.aspx

Ayşe: Sevgili ‘Yaşam Koçum’, hoş geldin. Söyleşi talebimi kabul ettiğin için teşekkür ederim öncelikle. Şimdi hepimiz yaşam koçu mesleğini icra ettiğini öğrendik, ancak seni daha iyi tanıyabilmemiz için bize biraz kendinden bahsedebilir misin?
Pelin: YTÜ Harita Mühendisliğinden mezunum. Kariyer yolculuğum; Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Genel Merkezinde (Ankara’da) Teknik Müdür olarak başlar. Daha sonra Adana’ya dönerek (ailem orada), Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yüksek lisans yapmaya başladım. Bu süreçte öğretim elemanı olarak kadroya geçtim. Aynı zamanda HKMO Adana Şubesinde Yönetim Kurulu üyesi olarak seçildim. Akademik personel olarak devam eden süreçte, DPT projeleri, iki sene üst üste TÜBİTAK yaz okulları düzenleme kurulu üyeliği ve eğitmenliği, Kıbrıs topraklarının haritalanması, Adana il kalkınma planı içerisinde Pozantı pilot proje vb. gibi projelerle beraber eş zamanlı olarak HKMO ile çalışma fırsatı buldum. HKMO merkez denetleme kurulu üyeliği yaptım. İstanbul’a gelerek akademisyenliği bırakıp, 2008 şubat itibariyle de HKMO İstanbul Şb.de Y.K. üyeliği görevimi tamamlayarak, HKMO çalışmalarıma ara verdim, diyebilirim.

Şimdi bu kadar kariyerden sonra, ne alakası var “yaşam koçluğu”nun diye sorabilirsiniz ama herkesin yaşamında ilgi duyduğu bir alan vardır. Benimki de kendimi bildiğimden beri, kişisel gelişimdi. Böylece ileride hem kariyerime katkı sağlamak, hem de yeniden yön verebilmek amacıyla, her zaman ilgi duyduğum kişisel gelişim birikimime Yaşam Koçluğu Sertifikamı da ekleyerek bu işi yapmaya başladım

Ayşe: Dolayısıyla koçluk yapmak için belirli bir eğitim sürecinden de geçmek istiyor sanırım. Dileyen herkes bu işe başlayamıyor.
Pelin: Bu eğitimi almadan önce benimde bir yaşam koçum oldu. Her sağlıklı insan gibi bazen yol ayrımlarında olabiliriz ve hangisini seçeceğimizi bilemeyebiliriz. Böyle bir zamanda sevgili Nazlı Çetinok Arun ile çalışmamız neticesinde bu işi yapmaya karar verdim. Yaşam koçluğu eğitimimi; Terri Levine’in kurucusu olduğu The Coaching Institute USA dan – Comprehensive Coaching U – CCU LIFE COACHING Türkiye temsilcisi olan Fa Koç Akademi’de tamamladım.

Ayşe: Peki şimdi konumuza gelecek olursak, son zamanlarda gündemimizi bu kadar meşgul eden koçluk nedir tam olarak?
Pelin: Yaşam koçluğu, ”kişilerin içinde bulundukları konum” ile “olmak istedikleri konum” arasındaki mesafeyi küçük adımlarla aşarak, büyük hedeflere ulaşmalarını destekleyen bir profesyonel yardım, meslek dalı olarak tanımlayabiliriz. Yaşam koçu olarak danışanlarıma, şu anda nerede olduklarını ve aslında nerede olmayı istediklerini soruyorum. Bunun sonrasında ulaşmak istedikleri hedefleri için adımlar atmalarına yardımcı oluyorum

Ayşe: Kimler faydalanabilir yaşam koçluğu hizmetlerinden?
Pelin: Bu hizmet; bulunduğu yerden daha ileri gitmek isteyen ve ilerlerken birisinin kendisine tarafsızca yol arkadaşlığı yapmasına ihtiyaç duyan herkes için fayda sağlar. Bu ihtiyacın özgüven eksikliği ya da zayıflıkla ilişkisi yoktur. Hayatta herkes seçtiği yolda daha hızlı ve rahat yürümek için tarafsız bir yol arkadaşına ihtiyaç duyabilir ki biz buna yaşam koçluğu diyoruz. Aile, arkadaş, eş gibi bizimle duygusal yakınlıkta olmayan birisiyle, yaşadıklarını, sorunlarını, fikirlerini ve isteklerini paylaşması, dışarıdan bir gözün yardımıyla içinde bulunduğu duruma bakabilmesi kişiye önemli bir gelişme olanağı sunabilir. Yaşam koçunun varlığı insanın hayatta karşılaştığı tıkanıkları aşmasını, girdiği girdaplardan çıkmasını, gedikleri kapamasını hızlandırır. Yani bir nevi katalizör görevi görür. Birey hedeflerine ulaşırken, insan için en değerli kaynaklar olan enerji ve zamandan tasarruf etmesini sağlar. Yönetici koçluğu, kariyer koçluğu, sporcu koçluğu, diyabet koçluğu vb. gibi farklı alanlarda yaşam koçluğu çalışmaları yapılmaktadır. Bu alanlardan herhangi birinde tıkandığını hisseden kişinin bu tıkanıklığı en sağlıklı ve huzurlu bir biçimde aşabilmesi için yaşam koçluğu kesinlikle iyi bir seçenektir.

Ayşe: Ülkemizde psikoloji – psikiyatri hizmetlerinden faydalanmak, Avrupa ülkelerine göre daha az gelişmiştir. Çünkü psikolog deyince korku veririz, kendimizi güçsüz, kıymetsiz hissederiz. Yaşam koçluğu da bu şekilde yanlış anlaşılır mı?
Pelin: Yanlış Anlaşıldığı durumlar oluyor. Bu durumun, yanlış bilgilenmelerden doğan önyargılar olduğunu düşünüyorum. Çünkü “koç” deyince genel olarak sporcularla çalışan ve onların daha iyi sonuç almaları için olanlarla beraber olan kişi, akla geliyor. Çıkış yeri itibariyle aynı noktada olan; Yani 1880’lerde sporcu koçluğundan çıkmış bir meslek dalıdır. Daha sonra Freud’un öğrencileri olan Adler ve Jung tarafından ele alınarak, yaptıkları araştırmalar sonucunda sistematik bir yaklaşım haline gelmiştir. 50’li ve 60’lı yıllarda ise ABD’deki şirket sahibi ve patronlarının kişisel sorunlarını gizlice paylaşabilmek adına spor yaparken, koçlarıyla konuşmalarıyla, sosyal içerikli gelişen bir meslek dalı olarak bugünkü şekline doğru ilerlemiştir. Net olarak ifade etmeliyim ki bu psikolojik bir yardım değildir. Yaşam koçluğu mesleğinin üyeleri olarak, bu konuda belirlenmiş etik kurallar çerçevesinde çalışıyoruz. Eğer bireyin psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlığı varsa öncelikle bir uzmana yönlendiriyorum. Bu durum süreçte benimle paylaşılmadıysa, çalışma yönteminin gereği olarak zaten zaman içinde sonlanıyor.

Ayşe: Yaşam koçluğu bir sistem yada metodoloji ile çalışıyor diyebilir miyiz? Sistemde Koçun rolü nedir?
Pelin: Tabiî ki diyebiliriz. “Yaşam koçluğu metodolojisi bir hedefe ulaşmak için eylem planlarının oluşturulması, stratejilerin belirlenmesi ve bunlara göre harekete geçilmesinin sağlanmasıdır. Ancak herkesin doğduğu andan itibaren “öz”ünde olan ve zamanla unuttuğu yeteneklerini farketmeyi ya da yeniden hatırlamayı sağlarken, hedeflerimize de daha kısa zamanda ulaşmamıza olanak tanır. Hayatta herkes birbirinden farklı olduğu gibi, hedefleri, eylem planları, stratejiler ve bunları gerçekleştirmek için davranış biçimleri kişiye özel olarak ortaya çıkar. Yaşam koçu bu çalışmaların yapıldığı seanslarda bireyi dinler ve konu ile ilgili soru sorar ama öneride bulunması ya da yorum yapması doğru değildir. Açık uçlu sorularla kişinin kendini tanımasına, istediği hedefe ulaşmak üzere ne türde davranışlarda bulunacağını keşfetmesine, bunları yaparsa kendini nasıl hissedeceğini anlamasına ve kişinin seçeneklerini fark edip bunlardan kendine uygun olanını seçmesine yardımcı olur. Aslında yaşam koçluğunun daha çok doğru soru sorma tekniği olduğunu söyleyebiliriz. Bu süreç içersinde koçun rolü; kişiyi motive etmek, bulunduğu girdaptan çıkarıp yol almasını sağlamaktır. Başka bir ifade ile uzun süredir araba ya da bisiklet kullananlar bilir; kişi arabaya oturduğunda arkayı ya da göremediği noktaları kontrol edebilmesi için aynaları kullanır. Fakat bu aynalar her zaman her şeyi olduğu gibi göstermeyebilir ve arabada tam olarak göremediğimiz “kör nokta” diye ifade edilen alanlar vardır. Hepimizin hayatında zaman zaman içinde bulunduğu noktada(anda) araba örneğindeki gibi göremediğimiz durumlar, kör noktalarımız olur. İşte bu zamanlarda kişi, kendisine bu “kör nokta” alanından çıkmasına yardımcı olacak tarafsız bir yardıma ihtiyaç duyabilir ve koçluk hizmeti bunu sağlar. Çünkü yaşam koçu sizi motive ediyor, kendinizi tanımanızı sağlıyor, hangi yolları seçerseniz daha hızlı ilerleyebileceğinizi görmenize yardımcı oluyor.”

Ayşe: e&mba yapanlar Koçluk hizmetinden yararlanmak isterlerse ifade ettiğin kariyer ve kurumsal koçluk alanları sanırım uygun olacaktır? Koçluğun bu durumda kişiye ve kurumlara katkısı nedir?
Pelin: Evet, daha çok bireylerde kariyer koçluğu sonuçları önemli olacaktır. İş hayatındayken, MBA veya E-MBA yapan herkesin kendini yakından tanıması ya da yeteneklerinin farkına varmasında (olumlu ve olumsuz yönlerini öğrenip) fayda var. Kendi ilgi alanlarınıza, becerilerinize, seçimlerinize, özelliklerinize, güçlü yanlarımıza ve yaşam amacımıza en uygun olan alanı belirleyip o yoldan ilerlemek zaman ve enerji kaybını önler. Ve bunu yapabilmek için hiçbir zaman geç değildir, yeter ki çok güçlü bir şekilde isteyelim ve hayal kurmaya cesaret edelim. Bu durumda koçla çalışan bir kişi; kendi hayatına ve kariyerine dışarıdan bakma şansı yakalayacaktır. Dağınık bir puzzle parçalarının tekrar bir bütün haline geldiğini görecektir. Çünkü hiç kimse iş adamı olarak doğmaz herkes ilk olarak bireydir ve daha sonra rollere bürünerek ilerlemeye devam ederiz. Birey olarak kendimizi geliştirdikçe de kurum ve kariyer olarak da ilerlemek çok da zor olmasa gerek. Bu gibi çalışmalarda kimi zaman zihinlerimizdeki bulanıklık berraklaşır ve aslında yolumuzda engel olarak gördüğümüz unsurların minik bir bakış açısı değişikliğiyle bile ne kadar da kolay hedefimize ulaşabileceğimizi fark ederiz.

Ayşe:Koçluk hizmeti alan kişilerin genel profili (yaş, cinsiyet, sektör, pozisyon vb..) hakkında neler söyleyebilirsin? Sence ülkemizde en çok koçluğa ihtiyacı olan kişiler kimlerdir?
Pelin: Kişilik yapısından, mesleğinden, cinsiyetinden, yaşından ve yaşadığı yerden bağımsız olarak, kendini iyice tanıyıp çözmeyi ve bunun üzerine belli alanlarda gelişmeler kat etmeyi hedefleyen herkes yaşam koçluğundan yarar sağlayabilir. Şu anda benim çalıştığım genel profil; üniversite öğrencileri, iş adamları, şehir dışında olup telefon ile çalıştığım sektör değiştiren genç girişimciler de var. Bunu yüzde ile ifade edecek olursak şimdiye kadar; % 43 kariyer, % 39 spritüel, % 35 para, % 65 ilişkiler üzerine çalışmışım. Şimdi bunların toplam %100 yapmıyor dediğinizi duyar gibiyim. Evet yapmıyor, çünkü çalışmaya başlayıp, süreçte İlerlerken ana hedefinizden bazen uzaklaşır, bazen de yakınlaşırsınız. Bu durumda başlıklarınız gündeminize göre değişecektir. Yani sadece kariyer diye başlayan biri bir anda kendini ilişkilerin içinde buluverir yada para harcama alışkanlığının. Şimdi bunları birbirinden nasıl ayrı tutacağız? O yüzden bir kişi birden fazla başlıkla çalışmış olur. Yani, kişi kendi içindeki % leri yükseltmeye çalışır. Bu yüzden bir kişi değil, bir kişinin çalışmayı seçtiği konuları % deledik diyebiliriz. Ülkemizde en çok koçluğa ihtiyacı olan kişilerin; psikolojik sağlığı yerinde olan ama hedeflerini gerçekleştirmekte zorlananlar olduğunu düşünüyorum. Hepimiz hayatımızda; tarafsızca, başkalarının duygusal etkisi altında kalmadan, yol almaya ihtiyaç duyarız. Bunu gerçekleştirerek; hem daha mutlu, hem daha az para ve hem de daha az zaman harcayan insanlar topluluğu oluşturabiliriz.

Ayşe: Hazır yeri gelmişken spritüel ve para koçluğu ile ilgili de biraz bilgi verebilir misin? Bizlere ne katkısı olabilir?
Pelin: Aslında spritüel kelimesinin sözlük anlamı ruhla ilgili olan demektir. Bizler her ne kadar rollere ve etiketlere bürünsek de ruhumuz ile hareket ederiz. Bu durumda korkularımız, öfkelerimiz, sevgi ihtiyacımız, beklentilerimiz, hayal kırıklıklarımız, güven vb. gibi duygular neticesinde başarılı ya da başarısız oluruz. Başka bir ifadeyle bulunduğumuz yaşa kadar biriktirdiklerimize göre tepki veririz. Bu yüzden spritüel çalışma kariyerde de önemli. Öfke kontrolünüz yoksa yükselmeniz risk altında olabilir ya da mükkemmelliyetçi bir yapınız varsa çalışanlarınızın başarısını takdir edemiyor olabilirsiniz. Bu da karşıdaki kişiye kendini yetersiz hissettirebilir. Beklentilere cevap vermenizi yetersiz kılabilir. Bunları dengelemek önemli. Paraya gelince; birey, kendi kariyerinde, kendisinin parasını kontrol edebildiği sürece, kurum içinde de başkalarının parasını yönetecek kabiliyette olabilir. Bu bireye kariyerinde ve kurum içinde, hem güvenilirlik sağlar, hem yatırım performansını güçlendirir, hem de tüm bunlarla beraber sağduyusu ile hareket edebilme yeteneğini geliştirebilir. Para koçluğu da bu yüzden önemli.

Ayşe: Yoğun bir çalışma temposuna sahip olan (geleceğin Dünyası’nın liderleri olan biz) profesyonellere kendilerini geliştirmeleri için neler önerirsin?
Pelin: Sizlerden, geleceğin Dünyası’nın lider adayları olarak; “şu anda nerdesiniz ve nerede olmak istiyorsunuz”u cevaplamanızı isteyebilirim. Ya da, sizler MBA programına devam ederken neredesiniz ve ne yapmak/olmak istiyorsunuz diye sorulabilir. Genel olarak bakıldığında MBA eğitimi alan kişiler, iş deneyimini arttırmak ve profesyonel yönetici olmak isteyen kişilerdir. Amacınız; hızla değişen iş dünyasında yaşayabilir ve öğrenen organizasyonlara sahip olması gereken firmalara lider ve yöneticiler olmak. İş hayatında olan, deneyimli, ama kariyerlerinde tepeyi hedefleyen pek çok kişi gibi Executive MBA yani Yönetici MBA programlarına devam ediyorsunuz. Bu durumda; özellikle iletişim ve liderlik özelliklerinizi geliştirici çalışmalar yapmanız yararlı olacaktır. Şirketlerin ya da kurumların bu eğitimi alan kişilerde en çok dikkat ettiği özellikler: Şirket kültürüne uygunluk, Adaptasyon, Güçlü iletişim yeteneği, Sayısal bilgi ve analitik düşünme yeteneği, İlgili sektörde iş tecrübesi, yeni fikirler oluşturma veya var olan projeleri geliştirme yeteneği, Yönetim yeteneği, Liderlik özelliği’dir. Bunların gerçekleştirilebilmesi için kişilerin iş ve özel hayatlarında daha rahat edebilecekleri ve bir ömür boyu uygulayabilecekleri kişilik profilleri uyguluyoruz.

Ayşe: Kariyerinde değişiklik yapmak isteyenler için neler önerirsiniz?
Pelin: Kişi kendine ilk olarak şu soruları sorabilir;
• Kişi kariyerinde neden değişiklik yapmak ister?
• İşindeki heyecanı mı kaybetti? Ya da değiştirmek istediği ne?
• Mevcut durumu daha işlevsel hale getirebilmesi için işi hakkındaki düşüncelerini veya duygularını nasıl değiştirebilir ya da değiştirebilir mi?
• Gerçekten bunu yapmak istiyor mu?
Bu tip soruların dışında; gündemi yakalamak önemli. Hızla geçen zaman içinde, değerler ve öncelikler sürekli değişmekte. İş hayatındaki amacınız; sizin de ifade ettiğiniz gibi, e&mba ‘yı oluşturan topluluğun ortaya çıkması, Türkiye’de yönetim ve uygulamalarının geliştirilerek mukayeseli üstünlük yaratacak düzeye ulaştırılmasına liderlik etmesi olmalıdır. Farklı sektörlerde kariyerlerine devam eden geleceğin Dünya’sının liderleri olan sizler, bilginizi ve tecrübenizi birbirinizle paylaşarak daha güçlü ve sağlam bir topluluk olarak hayatta ilerleyebilirsiniz.

Ayşe: Tüm bu sohbetimizden anladığım, zamanlama çok önemli. Kişi bir koçla çalışıp çalışmayacağı bir anda olduğunu nasıl anlayabilir?
Pelin: bu hizmeti almaya ihtiyacı olanlar ama farkında olmayanlar için birkaç soru örnekleri verebiliriz.
• Çalıştığınız yerde diğer arkadaşlarınızdan farklı olarak neleri iyi yaparsınız?
• Neleri kötü yaparsınız, neleri iyileştirmelisiniz?
• Hangi durumlardan kaçınmanız gerekir?
• Pazardaki hangi eğilimden haberdarsınız?
• Güçlü yönleriniz tehditlere dönüşebilir mi? Ya da dönüşüyor mu?
• “Hayır” demeyi uygun bir dille söyleyebiliyor musunuz?

Ayşe: Son olarak da kişisel bir sorum var. İnsanları dinlemek, yargılamamak ya da yönlendirmemek için kendini tutmak.. Kulağa çok zor geliyor. Neden bu işi yapmak istedin, bu işte seni en çok mutlu eden şey nedir?
Pelin: Bizler bu eğitimi alırken; “kişi içinde bulunduğu an/durum itibariyle, mükemmel kişi olarak bize gelmiştir”i öğreniyoruz. Bu durumda, “Sessiz kalarak”; mükemmel olandan öğreneceğimiz çok şey olabilir. Böylece, Sessiz kaldığım anlarda hem karşımdaki kişi, hem de kendim için tohum ektiğimi düşünüyorum. Ya o anda tutacak, ya da olması gerektiği anda (o her ne zamansa). Ben sadece; Açık uçlu sorularla kişinin kendini tanımasına, istediği hedefe ulaşmak üzere ne türde davranışlarda bulunacağını keşfetmesine, bunları yaparsa kendini nasıl hissedeceğini anlamasına ve kişinin seçeneklerini fark edip bunlardan kendine uygun olanını seçmesine yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu benim için; Pelin’ce başkalarının kalbine dokunmanın başka bir şekli.

Ayşe: Açıklayıcı bilgiler için teşekkür ediyorum, Pelinciğim. Çalışmalarını takip etmek isteyen arkadaşlar için yazılarına www.psikiyatri.com’ dan ulaşabileceklerini de dip not olarak belirtmek isterim.

Related Posts