İlişkiler deyince akla genelde, eşlerin birbiriyle ilişkisi veya çocuk ve ebeveyn ilişkileri gelir. Hâlbuki bireyin ilk ilişkisi, kendisi ile başlar. Daha anne karnındayken, bebeğe gösterilen değer, onun hayatta birey olarak nasıl yol alacağını yavaş yavaş belirleyecektir.
Anne karnından başlayan bu yolculuk, bize verilen reaksiyonlar, süreçte bizim, kendimize karşı gösterdiğimiz tepkileri de belirler. Zaman içinde özellikle karşılanmamış duygusal ihtiyaçlarımız, çevremizdekilerin bizi anlamasını gizliden gizliye bekleyişimiz, bu yüzden olabilir. Bu bekleyiş esnasında, etrafımızdaki kişileri de, farkında olmadan bu ihtiyaçlarımız karşılansın diye seçiyor olabiliriz. Yerine gelmeyen beklentiler, zamanla bizi hayal kırıklığına uğratır. Hatta çoğu durumda bir beklenti içinde olduğumuzu bile anlamadan, yaşamaya devam ederiz. Hayal kırıklığının dışa vurum şekli ise herkeste farklıdır. Çoğunlukla da öfke nöbetleridir. “-Beni anlamadı, anlamıyor !”, sözcükleri havada uçuşurken, ilişkilerimizi ya bitirir, ya şeklini değiştirir, ya da sorgularız. Sorguladıkça da belki de sürekli kendimizi suçlar, hiç yoktan bir suçlu yaratırız. Ve tüm bu karmaşık olayların tek sebebi, anne karnındaki yola çıkış anımızdan başka bir “an” değildir.
Hoş geldiniz DÜNYA’ya, yeni bir oyun alanına !
Bu yeni oyun alanında, kendinize yeni bir yol bulmaksa çabanız,kendinizle olan ilişkinizde doğru sorularla yola devam edebilirsiniz. Hangi soru gibi mi? Hemen örnek veriyorum, “Kendimizle olan ilişkimizde neyi değiştirmeye ihtiyacımız var?” eğer biraz cesursanız, sorunun cevabını bulmak için harekete geçersiniz. Eğer korku varsa (ki bu en kolay olan seçimdir) bu soruyu, es geçersiniz. Bu durum aynı zamanda, kendi dışımızda kalan dünyanın önceliklerini, kendinden önce tutanlar için güzel bir soru olabilir ! Hayatımızda dengesizlikler yaratan durum ve kişileri tanımlamak ve bu konuda bir şeyler yapmak için basit Koçluk sorularından da yararlanabiliriz. İş yerinde fazla mı çalışıyorsun? Ve özellikle fazla çalıştığınızı göstermek istedikleriniz, bu durumu görmüyorlar mı? İlişkilerinizde fazla mı vericisiniz? Diğerleri de aynı durum için sizin gibi mi tepki veriyor(davranıyor)? Önceliklerinizi belirlediniz mi?
Özellikle kendimizle olan ilişkimizi dengelemek için tarafsız sorulara ihtiyacımız olabilir.
Kendinizle iletişim kurarken içinizdeki sese duyarlımısınız? Yoksa içerideki bilge sesi mantıkla bastırmaya çalışanlardan mısınız?