Son on yıldır gündemde olan konulardan biri. Kimisi marifetmiş gibi; “-benim çocuğum hiperaktif” veya “ben hiperkatifim!” diyor. Kimisi de bununla ilgili utanç duyarcasına konuşmaktan sakınıyor. Her gün buna benzer o kadar olay yaşıyoruz ki! Kim aslında, neyi, ne kadar bildiğini bilmeden her konuda bilgisi varmış gibi konuşuyor. Bu konuda onlardan biri.
Hâlbuki araştırıldığında, bir çocuğa veya bireye hiperaktif teşhisi konulabilmesi için; psikiyatr tarafından en 6 ay gözlem yapılmalıdır. Gözlem neticesinde bir rapor hazırlanır. Teşhis diyorum çünkü hiperaktivite de aynı kalp rahatsızlığı gibi bir hastalıktır. Tek farkı zaman içinde iyileşebiliyor olması kalp hastalarına göre daha yüksektir.
Her çocuğun okul çağına kadar hareketli olması durumu olağandır. Fakat okula başlama ile birlikte, okul çağındaki nüfusun % 3-5 arasında hiperkativite görüldüğü ifade edilmektedir. Erkeklerde bu durum kızlara oranla 4 kat daha fazladır. Okulda bu kadar çok rastlanmasının sebebi; ilk olarak sorumluluklarını yerine getirmeyi, ödev yapma alışkanlığı ile ortaya çıkmaya başlamasıdır. Bunu sınıftaki hal ve hareketleri ve öğretmen-ebeveyn ilişkisi ile de gözlemleyebiliriz. Yapılan araştırmalarda, 12 yaş altında 20 çocuktan yaklaşık birisinde görüldüğü ifade edilir ki; bu da okul çağı ile ortaya çıkan bir teşhis olduğu ispatlanmaktadır. Sebebi genel olarak kalıtsaldır. Nörolojik/biyolojik(nörobiyolojik) bozukluk olarak tıbbi olarak ifade edilir. Bu ne demektir? Beynimizin ön lobundaki nörotransmitterlerin yani elektriksel olarak beyinde bilgi akışını sağlayan devrelerin biyokimyasal değeri ve fizyolojik davranışları diğer bireylere göre farklılık gösterdiğidir. Bunun anlamı da çocuğun; dikkat süresini geliştirmesinde, yargı geliştirmede zorlanır. Organizasyonel olamayabilir. Problem çözme de sorun yaşayabilir. Bir konuda; sebatlı olamayabilir. Zaman mevhumu yaşıtlarına göre farklılık gösterebilir. Ciddi ailevi sorunları olan ve uygun eğitim ortamında yetiştirilmeyen çocuklarda bu tür tepkiler verebilirler. Bu yüzden, çocuklarda bu durum davranış bozukluğu ile karıştırılmamalıdır. Erken farkına vardığınızda daha sağlıklı çözümler bulmak mümkündür.