Gün içerisindeki harcamalar farkına varıp bütçenizi planlaya bilirisiniz. Yaşam Koçu Pelin Narin Tekinsoy, Bütçe dengesini sağlayabilmek için yapılması gerekenleri Cosmo kadınları için kaleme aldı.
İlk çağlarda; erkekler “avcı”, kadınlar “toplayıcı” olarak yaşamışlar. Ortada yaşamı idame ettirmemize dair ne endüstri nede para varmış. Ne zaman endüstri çağı başlamış çalışma anlayışı da değişim göstermis. Kadın, aslına bakarsanız, tarihin başladığı ilk andan beri çalışan bir birey Sadece bu yüzyıl anlayışı ile çalışma şekli “para kazanma ’ya dönüşmüş. Kendisine, çevresine, doğaya katkısı her daim var. Sadece “tasarruf” şekli bugünkünden tamamen farklı. Yani bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi ve şekli şimdiye kadar zaman zaman farkı rollere bürünmüş. Toplum içinde kendi başına ayakta durabilmek için güvende olmaya ihtiyaç duymuş. Bazen belirli gruplara üye olmuş, bazen de gelecek endişesiyle emekli ve sağlık sigortalı olmaya yönelmiş . Tüm bu ve benzen davranışlar, para kazanabildiği sürece, şu an ve gelecekteki, kendi tasarrufunu belirlemiş. Şimdi günlük küçük tasarrufları nelermiş buna bir göz atalım.
Gardırop Sendromu
Çalışan kadınların, en büyük sorunlarından biri de “bugün ne giysem” sorusunun cevabıdır. Şimdi anlatacağını, en sevdiğim egzersizlerden biridir. Bunun için renklere ve kıyafetlerimizin şekline göre bir tablo yapabiliriz. Böylece hangi renk giyeceğe “ihtiyacımız” olduğunu net bir şekilde görürüz. Tablo bize; istediğimiz bir şeyi, anlık bir kararla almak yerine; ilk olarak, ihtiyacımızı karşılayacağımız şeyi hatırlatır. Bu bizi daha iyi hissettirecektir. İstediğimiz ürüne uzandığımızda aklımıza ilk olarak ihtiyaç geliyorsa böylece otokontrolümüzü de geliştirmiş oluruz. Bu durum farkında olmadan, özgüvenimizi de geliştirecektir. Aynı sigara içmek gibi düşünün bırakmaya karar verdiğimizde de, içmeye ikna olduğumuzda da bunu yapan biziz. Alışverişte de, aynı sigarada olduğu gibi kendimizi kontrol etmeye başlarız. Bu bize başarma hissini ve düşüncesini getirir. Böylece gardırobumuzda yığılan elbiselerin de önüne geçebiliriz. Altı ay boyunca giymediğimiz kıyafetlerimizi gözden geçirerek ihtiyacı olan başkalarına yardım edebiliriz. Hayatımızda ne kadar yer açarsak, en az açtığımız yer kadar istek ve ihtiyaçlarımız bize geri dönecektir. Önemli olan yarattığımız bu boş alanı nasıl değerlendirmek istediğimizdir. Para olarak mı yoksa başka şekilde mi? Günlük kıyafetlerimizi, fiyatı uygun olan şallar, fular, renkli çoraplar gibi aksesuarlar ile zenginleştirebilir, alış-verişten tasarruf edebiliriz. Hiç kullanmadığımız daha paketini bile açmadığımız giyeceklerimizi ikinci el mağazalara satabiliriz. İnternet alışverişinden yararlanabilir, mağaza indirimlerini de takip edebiliriz. Böylece bütçemizi yöneterek kendimizi de iyi hissedebiliriz.
Yemek Yeme Alışkanlıktan
Düzenli yemek yeme alışkanlığı edinmemişsek bu durum bütçeyi etkileyecektir. Sabah kalktığımızda, işe giderken, servise veya otobüse yetişmek için kısıtlı zamanımız var ve kahvaltı yapamıyor muyuz? Her sabah; poğaça-tost-sandviç-çay-kahve- meyve suyu seçenekleri ile mi güne başlıyoruz? Bu durum aslına bakarsanız zamanla bizde alışkanlık haline mi geldi? Kısıtlı zaman dilimlerinde yemek yapmak ve hazırlamak bize ölüm gibi mi geliyor? Bu durumda; yoğun günlük iş temposu ve rutin bireysel ihtiyaçlar, bizi yoruyor hatta tüketiyor olabilir. İstek ve ihtiyaç analizinde kendimizi bir veya birkaç gün ödüllendireceğimiz sabah kahvaltısı dışında, kendimiz için hazırlık yapabiliriz. Çünkü zaten hâlihazırda ev için alışveriş yaparız. Yapılan alışverişi sabah kahvaltısı olarak da değerlendirebiliriz. Bu yöntemin hafta sonu gelip de dolabı açtığımızda bozulmuş peynir görmekten daha etkili olduğu düşüncesindeyim. Her sabah bu alışkanlığı geliştirdiğimizde ufak adımlarla ne kadar kâr ettiğimizi göreceğiz. Hatta çok sevdiğiniz arkadaşınızı da bu oyuna dâhil edebilirsiniz. Ayrıca, iş yerlerinde verilen yemek biletleriyle de neler yapabileceğimizi araştırabiliriz. Böylece kendi yemeğimizi hazırladığımız sürece, hem daha sağlıklı, hem de kâr etmiş oluruz. Dışarıda yediklerimizin hangi şartlarda yapıldığına emin olamayabiliriz.
Kahve Molası
Her gün çalışma sırasında verdiğimiz molalara hiç dikkat ettiniz mi? Eğer kahve? Mola alanında, kahve için para ödüyorsanız bu küçük meblağların, gizlice bütçede nasıl bir delik yarattığına bir bakın! Güne verimli bir şekilde devam edebilmek için, tabii ki kendimizi gün içerisinde ödüllendirip motive edeceğiz. Keyif sohbetlerimiz olacak. Fakat bazen günde iki kez kahve içtiğimizi, gelen herkese kahve ve çay ısmarladığımızı bir hayal edin. Sonra bunları gün, hafta ve aya yayarak hesaplayalım. İHer ne kadar kahve ile birlikte su içmek adettendir denilse de sağlık açısından da önemli. Çünkü bir fincan kahve, doğal olarak, bir bardak suyun vücuttan atılmasına sebep oluyor. Öyleyse kahve ile atlan suyun yerine konulması için yanında her daim su içmek iyidir. Böylece hem kahveyi hem de suyu dengeli olarak vücudumuza aldığımızda, vücudumuz sağlıklı, kesemizin de paralı olması konusunda ortalama bir fikrimiz olur.
Kredi Kartları
Çalışan kadının harcama seçeneklerinden biridir. Fakat öncelikli olarak nakit harcamaya gayret edelim. Kredi kartı ile olan harcamalarımızı; pazarlık yapamadığımız, peşinat indirimi olmadığı, peşin para ile satın almanın bize bir kâr sağlamadığında, kısacası; ürünün fiyatı hiçbir şekilde değişmeyecekse taksitlendirerek yapmak daha kârlı olabilir. Bunu yaparken, kart limiti ve taksit seçeneğimiz önemlidir. Önerilen; bir veya iki kredi kartadır. Hediye puanlan bizim için avantajlı olanı seçebiliriz. Kartımızın, ödeme faiz oranı önemlidir. Buna dikkat edebiliriz. Ekstreleri bir sonraki döneme kadar saklayabilir, harcamaları daha çok hangi kalem için yaptığımızın farkına varabiliriz (kozmetik, giyecek, yiyecek, eşya vb.). Yaptığımız alışveriş sonunda, kasadayken “limit yetersiz” durumu yaşamadan, kendimizden bihaber duruma düşmeden, durumu kontrol altında tutabiliriz. Zaman geçtikçe bu çizelgeyi aylık ve yıllık olarak kendimiz de yapabilir, harcama kalenderimizin zamanla neler olduğunu, nasıl değiştiğini görebiliriz.
Alışkanlıklarımız, Karakterlerimizi, karakterlerimiz de kaderimizin oluşmasında başrol oynar. Bu durum doğal olarak para harcama alışkanlığımıza da yön verecektir.
Bireysel İnançlar
Genel olarak; aldığımız, aile terbiyesi, okul eğitimi, sosyal çevre kültürü ve bireysel olarak edindiğimiz tecrübeler, bireysel inançlarımızı etkiler. Bu durum doğal olarak para harcama alışkanlığımıza da yön verecektir. Bireysel olarak, gelişme süreçlerinde kimi zaman; temeli varsayıma dayalı olan düşünce tarzımızın zaman içinde farkında olmadan kişiliklerimizin bir parçası olduğunu şanslıysak görebiliriz. Varsayımlar gitgide; “gerçekte var olan doğrularmış” gibi gözükmeye başlar. Fakat yakalamamız gereken; içinde bulunduğumuz zaman içinde tekrarladığımız eylemlerin, sinsice alışkanlıklarımızı doğurduğudur. Alışkanlıklarımız, karakterlerimizi, karakterlerimiz de kaderimizin oluşmasında başrol oynarlar. Bu durum doğal olarak para harcama şeklimizi, davranışımızı, duygumuzu ve tutumumuzu da içerir. Dikkat ederseniz bir iş yerinde aynı miktarda para kazanan bireyler, aynı şekilde harcama yapmazlar. Herkesin değişik eşyaları, tercihleri, seçenekleri olur. Günlük hayatta kullandığımız cümleler bile para harcama şeklimiz ve inancımız için ipucu-dur. Yakaladığınız cümlelere bir bakın; “ayağını yorganına göre uzat”, “para tüm kötülüklerin anasıdır”, “borç yiğidin kamçısıdır”, “para elin kiridir” örneklerine benziyor mu? Böylece; kişilerin harcama alışkanlıkları hakkında bir fikir sahibi oluruz, en başta da kendimizin.
Son Olarak; Kâr Cetveli
Hayatin, kendisinin bir oyun olduğunu düşünelim. Doğduk, büyüdük, okula gittik, üniversite okuduk, evlendik veya bekârız. Ama sonunda bir iş sahibi olduk veya bir yerde çalışıyoruz. Hayata “evet” diyerek devam ediyorsak; bir “kâr cetvelimiz” olsun derim. Neleri tasarruf ettiğinizi görmek sizi şaşırtacak! Yani gün içerisinde almaktan vazgeçtiklerimizi ve kesin harcama yaptığımız kalemleri yazalım. Ve her ikisi arasında (aslında yapmadığımız bir alışverişle) ne kadar “kâra geçtiğimizi göreceğiz. Tabii bunu hastalık derecesine getirmeden bir oyun olarak yaparsak keyif alınız. Neden oyun diyorum? Bizler, erişkin oldukça oyun oynamayı unuturuz. Kendimizden uzaklaşıp, rüzgârda savrulurcasına önceliklerimizi değiştiririz. Bunu yaparken de tabii ki paranın peşinden koşmaya devam ederiz. Yıllardır öğrendiğimiz “para araçtır” cümlesi şimdi “para amaçtır” olarak yer değiştirmiştir. işte tekrar kaybettiğimiz “para araçtır” felsefesini yakalamak istiyorsak, hayatımızda birkaç küçük değişiklik yapmanın zamanı gelmiş demektir!
Duygulara Dikkat!
Yaşam koçu Pelin Narin Tekinsoy, ruh halimizin harcamalara olan etkisini şöyle anlatıyor.
Para harcadığınız o “an”a odaklanın. Öfkeli, kızgın ve üzüntülü müsünüz? Para harcamayın! Eğer harcıyorsanız, bu duyguları para harcamak için sizi daha çok nelere yönelttiğine bakın. Eşya, giysi veya yiyecek mi? Yoksa kendimizi iyi hissetmek için arkadaşlarımızla buluşma mı organize ediyoruz? Bu davranışımızın sonucunda ne oluyor? Ertesi gün kim daha çok üzülüyor ye kim daha çok zararda? İşyerinde, “sevgisiz” ve “ilgisiz” kaldığınızı mı düşüyorsunuz? Muhakkak sizi seven birileri vardır. Onlarla vakit geçirin. Enerjinizi tüketmeyin. Enerjinizin çekilmesi, paranızın da sizden çekilmesine neden olacaktır. Duygularınızı geçiştirmek için, para harcamaya yönelmeyin. Hatta duygularınızı, düşüncelerinizle de desteklemeyin. Bırakın (hangisini ilkönce yakalıyorsanız) duygularınız da düşünceleriniz de sakinleşsinler. Sonra alışverişe devam edebilirsiniz. Gerçekten ihtiyacınız olan zamanlar alışveriş yapın. Sonra pişman olabileceğiniz durumlara sebep olabilirsiniz. Doyumu dışarıdan değil (para harcayarak kısmen tatmin olsanız da), içinizde arayın. Kendinizi daha fazla değerli hissetmek için harcamaya yönelmeyin. Oyuna gelmeyin! Para harcamamıza sebep olan durum ve kişilere karşı, düşünce şeklimizi değiştirebildiğimizde (affetme devreye girdiğinde) para biriktirebilir ve çoğalmasını sağlayacak eylemler içine çekilebiliriz. Paraya nasıl davrandığınıza bakın, bu sizin kendinize nasıl davrandığınızın da ipucu olacaktır.