Gazete Yazıları

ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

Eminim, çocuğumda, bu okul korkusu da nereden çıktı diye kendinize sorduğunuz oluyordur. Durum ile ilgili olarak; bebeklik ve erken çocukluk dönemi etkilidir. Koçluk hizmeti ise en erken 13 yaşında alınabilecek bir hizmettir, bu yüzden çocukla değil, ebeveynlerle çalışmak yerinde olacaktır. Okul döneminde erken yaşlarda görülen en belirgin duygu ise ayrılma korkusudur. Veliden ayrılan çocuk, genelde kendisini pek çok durumdan sorumlu tutabilir.
Her ne kadar bu durumda, korkan çocuk gibi gözükse de buna sebep olan velidir. Buda velinin ona farkında olmadan verdiği ince mesajlar ile gerçekleşir. Ayrılma korkusunda, veli, çocuğun kendisinden ayrılıp, küçük yaşta, bakılmaya ihtiyacı olan dönemde okula başlamasını istemez ve bunu çok dolaylı ve ince iletilerle aktarabilir.

Veli; çocuğa okulda olduğu sürece, onu bütün gün bekleyeceğini ifade edebilir. Hatta, bunu yaparken onu çok özleyeceğini, birlikte ne kadar güzel zaman geçirdiklerini de anlatabilir. Bu ifadeleri uzunca bir zaman sürdürdüğünde, çocuk okula başlamayı adeta annesine ihanet etmekle eş anlamlı tutmaya da başlayabilir. Sırf bu yüzden okula gitmek istemeyebilir. İlerleyen zamanlarda bu duygu durumu olarak çocukta okul fobisi ya da ayrılma kaygısı olarak yer etmeye ve baş göstermeye başlayabilir. Çocuğun okul başarısını, sorumluluk anlayışını, konuyu kavramasına kadar giden pek çok konu açlığını içinde sorun olarak yaratabilir. Yapılan araştırmalar, özellikle ilkokul döneminde olan çocukların yüzde beşinin okul korkusu yüzünden okuldan geri kalmakta olduğunu göstermiştir. İlköğretim ikinci devrede ve lisede de görülebilen okul korkusunun tedavisi, yaşı küçük olan çocuklarda daha kolay olmaktadır. Koçluk hizmeti olarak tedavi süreçlerinin yanında destek hizmet olarak yararlanılabilir. Velinin kendini anlaması, çocuğun verdiği mesajları anlamasına yardımcı olabilir. Korkunun belirme sebepleri arasında başlıcalarını;

  • Aile bireylerinin çok yakın ilişkiler içerisinde olması ve bir süre sonra bu ilişkiden kopmak zorunda olmak • Velinin hastalanması ve hatta hastanede uzun süreli tedavilerde evden ayrılmak zorunda kalması
  • Çalışan verilerin evden uzakta kalmak zorunda olmaları
  • Ebeveyn ilişkilerinin sağlıksız olması ve çocuğun buna tanık olması
  • Küçük kardeşin anne ile daha fazla yakınlaşması (fakat bazı durumlarda bu durum tam tersi için de geçerlidir. Küçük kardeş büyük kardeş yerine geçmek isteyebilir. Büyük kardeşe olan ilgi küçük kardeşi daha dikkat çekici ve hareketli davranışlara sürükleyebilir)
  • Evliliklerin, boşanma ile sonuçlanması, gibi. Kısacası sorunlara nereden baktığımız önemli. Biz bu durumun neresindeyiz? Çözmek için ne kadar gönüllüyüz? Çözüm bekleyen bir durum için kendimizin de değişmesi gerekliliğinin ilk temel şart olduğunu ne kadar farkındayız? Çözüm içinde miyiz yoksa sadece seyirci miyiz?

Related Posts