Hayatınızda hiç çaresiz kaldığınız oldu mu? Bir durumun içinde olup ona müdahale edememek! Gözünüzün önünde oynanan oyunları görüp, seyretmekten başka bir şeyinizin olmaması! Tuhaf olan; bu durum ve olaylar var olurken, daha başında her koşulda “RAZI OLMA”mız. Her şeye kendi rızamızla başlamış olmak! Belli bir zaman sonra, olayların bizim eksenimizden çıkarak, içinde bulunduğumuz durum yada kişilerin bize zarar veriyor olması. Hem de en güleç yüzlü, bizi koruyup kollayan maskeli rolleriyle! Nasıl mı? Mesela; kimse bizi uçağa zorla bindirmez, biz bineriz. Uçak arızalanırsa, çaresiziz, hostesler en güleç yüzlerini takınır. Çocuğumuzu kendi rızamızla okula göndeririz. Başına bir şey gelirse, okul müdürü en güleç yüzü ile bizi karşılar. Arkadaş olduklarımızla, “Kısa zamanda ilişkimize ne oldu?” diye kendimize sorarken suratımızda tuhaf bir gülümseme bulabiliriz. Örnekler çoğaltılabilir. Zaman ilerledikçe, başımıza bir haller geldiğinde çaresizliğimize, “an” içinde müdahale edemeyip seyretmek yada sadece bilmek zorunda kalabiliriz.
Çaresiz kalmanın genel kabul görür anlamı; çıkar veya çözüm yolu bulamamak.
Peki örnek verdiğimiz bu gibi durumlarda çare ne olacak? Sonuç: Tüm bu olanlara nasıl bir çıkış yolu bulacağımıza varmaktan geçiyor.
Brian Tracy’nin, Maksimum Başarı Kitabında, Norman Vincent Peale’den yaptığı alıntıyı paylaşıyorum. “Tanrı ne zaman sana bir hediye göndermek isterse, onu bir probleme sarar. Problem ne denli büyükse, hediye o derece büyük olacaktır. Bardağın yarısı boş mudur? Yoksa dolu mudur? Mutlu ve başarılı insanlar en zor durumun içinde bile öğrenebilecekleri ve faydalanabilecekleri olumlu bir şey bulma alışkanlığını geliştirmişlerdir. Bu özel tutum, sorunlarına üst bilinçlerinin her zaman uygun bir çözüm getirmesi sonucunu doğurur” demekte.
Kısacası; başarımız veya çaremiz, aslında “çaresizlik” olarak görülen durumun tam ortasındadır. Yeter ki, onu bulmak isteyelim. Bu oyunu oynamak istiyormuyuz? Madem, duygu veya düşüncelerimizin başlangıçtaki kabul etme sorumluluğu tamamen bize aitti. (Çünkü seçmekte özgürdük) O halde bu durumu kendi lehimize çevirecek olanda biziz. Çaresiz kalmak mı? Çare olmak mı? Oyunu görüp devem etmek mi? Yoksa oyundan dönmek mi? Sorumluluğu almak mı? Yoksa başkasına atmak mı? Karar bizim!