Onlar için ne kadar yazılsa, konuşulsa da azdır. Özgür ansiklopedi, Vikipedi de; “anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla tüm dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel gün. Anna Jarvis’in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi. Zamanla başka ülkelere de yayıldı.
Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı.” olarak bilgilendiriyor.
Her ne kadar; ticaret yapanlar için, “Anneler Günü” Pazar payı oluştursa da, aslında bakarsanız her gün anneler günü. Fiziksel olarak, çocuk doğurmak anne olmayı doğasal olarak meşrulaştırabilir. Fakat doğurmadan da çocuk sahibi olan anneler mevcut. Belki de, onlar en özel olanları. Aynı Sezen Aksu’nun Deniz Yıldızı şarkısında ifade ettiği gibi; “…doğurduklarım, doğurmadıklarım…”. Bazı ebeveynler, çocuklarıyla beraber büyürler. Kimi zaman fiziksel olarak aynı anda, kimi zaman da fiziksel tamamlanmışlıklarını çocuklarıyla ruhsal olarak büyütürler.
Bu çok yönlü ve şekilden şekile bürünen büyümeye rağmen, bana kalırsa, tüm annelerin ortak noktası; sevgi ve şefkat. Her ne kadar, zaman zaman sevgiden bizi boğsalar da, bu onların kaçınılmaz davranışları.
Anne karnında başlayan ve devam eden gelişim sürecimizde her anımıza tanıklık ederler. Onlar ile aramızda öyle bir bağ vardır ki; ilk sezgisel eğitimimizi onlardan alırız. Kokuları ve kalp atışları ile onları tanırız. Hayal ettiğimiz bir durumu veya koşulu onları da ortak ederiz. Nedense babalardan çok annelerle bu durumu deneyimleriz. Onların bizi hissettiği gibi, bizde onlardan öğrendiklerimizle, kızgın, üzgün, sevinçli veya mutlu olduklarını bizden kilometrelerce uzakta olsalar da algılarız. Hem sezgisel hem de olgusal olarak (soyutta ve somutta) onlardan öğrendiğimiz çok şey var. Farkında olalım ya da olmayalım! İyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla, kızgınlıkları veya kucaklayışlarıyla bizlere öğrettikleri için teşekkürler. Başta anneme! Her ne yaptıysa sizlerle buluşmama vesile olan kıymetli varlığa Hadiye Tekinsoy’a